Doğru bilinen bazı yanlışlar

“Varisleriniz varsa mutlaka ameliyat olmalısınız”

“Varisleriniz acil ameliyat edilmeli!”

“Ameliyattan başka şansınız yok!”

…

Bu ifadeler bazen doğru olabilir. Ancak ameliyat kararından önce bazı bilgilerin gözden geçirilmesi faydalı olacaktır. Varis tedavisi kişiseldir Bacaklarınızda oluşan varisler için farklı tedavi yöntemleri mevcuttur. Ameliyat seçeneği ise bu tedavilerden sadece bir tanesidir.

Bununla birlikte Varis tedavisi “kişisel” yani her hasta için ayrıca değerlendirilmesi gereken, “kişiye özel” bir tedavi yöntemidir.  Bu durum, vücudumuzda farklı genişliklerde ve farklı bölgelerde yerleşmiş olan toplardamarın yapısına bağlıdır. Örneğin kılcal varisler için cilt üzerinden lazer ile veya radyofrekans yöntemi ile yakılarak tedavi edilmesi uygun iken daha geniş çaplı (ortalama 1-2 mm kadar genişliğindeki damarlarda bu yöntem etkili değildir. Bu tür damarların tedavisi için damar içerisine enjeksiyon (skleroterapi) uygulanması önerilmektedir.  Daha geniş damarlar için köpük yöntemi (köpük skleroterapi) olarak adlandırılan yöntem ile damar duvarlarını yapıştıran (burada bahsedilen damarla hasta damarlar olup normal görevini göremeyen ve vücuda zarar vermeye başlamış olan damarlardır) bir ilacın köpürtülerek damar içerisine verilmesi daha uygundur. Bunun dışında daha geniş çaplı olan (yaklaşık 1 cm genişliğinde) damarların tedavisi için de miniflebektomi yöntemi işlemi ile, yani minik cilt kesileri içerisinden oluşturulan tünel yöntemi ile damarların bu tünellerden çıkarılması gibi bir cerrahi işlem gerekebilmektedir.

Buraya kadar bahsedilen varisler “dışarıdan görünen” damarların hastalıklarına aitti. Bununla birlikte dışarıdan belli olmayan ancak dopler ultrasonografi sonucunda “VSM” veya “VSP” olarak adlandırılan toplardamarlardaki reflü (veya kaçak), çap artışı gibi kriterlerle tanısı konulan bazı hastalıklar da varis kategorisinde yer almaktadır. O zaman, venöz dopler ultrasonografi neticesinde ameliyat kararı verilen hastalar “mutlaka ameliyat olmalı mıdır?” Bu kararı tabii ki hastayı muayene eden, onun şikayetlerini dinleyen ve klinik durumunu değerlendiren kalp damar cerrahı verecektir. Ancak şunu unutmamak gerekir. Varis tedavisinde tedavi edilen hastadır, dopler sonucu değildir.  Hastayı şikayetleriyle, klinik bulgularıyla, tetkikleri ve tahlilleriyle bir bütün olarak değerlendiren kalp damar cerrahisi uzmanı, hastanın ameliyat olması yönünde görüş bildirmesi çok önemlidir.

Bu bilgiler ışığında varisler, tedavi edilmemeleri halinde bazı önemli sorunlara neden olabilirler. Bu sorunlar şöyle sıralanabilir:

Açık yara: varisli damarların etrafında ve ayak bileği çevresinde akıntılı, açık yaralar oluşabilir. Bu yaralar genellikle ağrılıdır. Toplardamarların görevini yapamaması neticesinde bacaklardaki kan yukarıya (sağ kalbe) yeterince dönemez. Ayak ve bacak bölgesindeki varisler nedeniyle damar içerisinde basınç artar ve dokularda sıvı birikir. Bu bölgede cildin kan dolaşımı ve beslenmesi bozulur. Ciltte renk değişikliği meydana gelir. Ardından ciltte açık yaralar oluşmaktadır.

Pıhtılaşma: Varisli hastaların bacaklarındaki derin kısımda bulunan damarlarda genişleme neticesinde kan akımı yavaşlayabilir. Bu durumda bacakta şişlik görülebilir. Bu durumda toplardamarlar içerisinde ve varisli damarlar içerisinde kanın hızlıca pıhtılaşması görülebilir. Yüzeydeki damarlardaki pıhtılaşma “tromboflebit” olarak bilinen bir tabloya neden olur. Derinde yerleşen damarlardaki pıhtılaşma ise “derin ven trombozu” olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda damar içerisindeki pıhtı koparak “akciğer embolisine” neden olabilir.

Kanama: Varisli damarların cilde yakın kısımlarında bazen kanamalar görülebilir. Bu kanamalar genellikle kendisi durabilen küçük çaplı kanamalardır. Ancak tekrarlayıcı olmaları enfeksiyon ve ciddi kanamalara neden olabilmektedir.

BALIKESİR VARİS TEDAVİ MERKEZİ

Prof.Dr. Mustafa SAÇAR Varis tedavi merkezi, Balıkesir

www.mustafasacar.com

Bu sayfa 142 kez görüntülenmiştir.