Ketojenik beslenme son yıllarda popüler hale gelen, sağlıklı bir beslenme stratejisi olarakmgörğlmektedir. Oldukça düşük karbonhidratlı ve sağlıklı yağlardan zengin bir beslenme sürecinde vücudun enerji için glukoz yerine keton cisimlerini kullanabilme kabiliyeti gelişmektedir. Ancak, ketojenik besllenen bazı kadınlarda adet döngüsünde bazı düzensizlikler görülmektedir. Bu makalede, ketojenik beslenmeye başlayan kadınlarda görülen adet düzensizliklerinin altında yatan olası mekanizmaları ve alınacak önlemler üzerinde durulacaktır.
Ketojenik diyetteki belşrgin karbonhidrat kısıtlaması nedeniyle kanda dolaşan insülin seviyeleri düşer, İnsülin, Ovülasyon ve adet döngüsünün düzenlenmesinde önemli bir role sahiptir. Düşük insülin seviyeleri, hipotalamustan salgılanan gonadotropin salgılatıcı hormonun (GnRH) düzenli salınımını bozabilir; bu da hipofiz bezinden salgılanan lutein hormonu (LH) ve folikül uyarıcı hormonun (FSH) azalmasına yol açar. Bu hormonal dengesizlik, normal yumurtalık işlevini ve ovülasyonu bozar.
Birçok kadın ketojenik diyete başladıktan sonraki ilk birkaç haftada bir platoya ulaşmadan önce hızlı kilo kaybı yaşar. Bu erken kilo kaybı, vücudun ketonlara ve yağ asitlerine yakıt olarak uyum sağlamasıyla ilişkili olarak glikojen depolarının ve bununla ilişkili suyun vücutta azalmasını yansıtır. Ancak, bu hızlı kilo kaybı ve negatif enerji dengesine geçiş, üremeye kıyasla daha temel fizyolojik süreçler için enerjiyi korumaya yönelik koruyucu mekanizmaları aktive edebilir. Vücut, yeterli beslenme durumu yeniden sağlanana kadar daha hayati sistemlere enerji aktarımı yaparken, ovülasyon ve adeti baskılayabilir.
Ketojenik diyet, ovülasyon ve adet düzenliliği için önemli olan demir, folat ve D vitamini gibi bir dizi mikrobesinin kaynaklarını azaltabilir. Bu temel besinlerin eksiklikleri, diyete başladıktan birkaç ay sonra gelişebilir ve hipotalamik üreme hormonlarının baskılanmasına katkıda bulunabilir.
Adet düzensizliklerini hafifletmek için daha ılımlı bir diyet geçişi planlanabilir. Bunun için, standart ketojenik diyetle bir haftalık periyodlarla 1-2 haftalık daha yüksek karbonhidratlı, ılımlı proteinli, düşük yağlı bir diyeti alternatifli bir döngüsel ketojenik diyet uygulanabilir. Bu format, ketozdan çakışa neden olarak metabolik bir “mola” sağlayabilir ve glikojen depolarının yenilenmesine izin verir. Bu, gereken insülin ve üreme hormonu seviyelerini sürdürmek için düzenli ovülasyon ve adeti korumaya yardımcı olabilir.
Bir multivitamin ve mineral formülü ile destekleme, adet işlevini etkileyen beslenme eksikliklerini düzeltmeye yardımcı olabilir. Özellikle demir, folat ve D vitamini önemlidir..
Ketojenik diyet bazı bireyler için önemli bir fizyolojik stres faktörü olabilmektedir. Algılanan yüksek stres, hipotalamik-hipofizer-adrenal (HPA) eksenini aktive ederek kortizol salgılanmasını artırır, bu da hipotalamik GnRH ve yumurtalık işlevinin baskılanmasına katkıda bulunur. Meditasyon, yoga veya bilişsel davranışçı terapi gibi stres yönetim teknikleri, HPA aşırı aktivitesini hafifletmeye ve adet düzeninin desteklenmesine yardımcı olabilir.
Beslenme ve stres azaltıcı müdahalelere rağmen adet düzensizlikleri devam ederse, polikistik over sendromu, tiroid disfonksiyonu, erken over yetmezliği veya diğer tıbbi durumlar gibi diğer nedenleri ekarte etmek için tıbbi tavsiye alınmalıdır.
Özetle, ketojenik diyet insülin, enerji dengesi, mikrobesin durumu ve over işlevini düzenleyen stres yolakları üzerindeki etkileri nedeniyle adet döngülerini bozabilir. Döngüsel bir ketojenik diyet formatı, mikrobesin takviyesi, stres azaltma teknikleri ve tıbbi değerlendirme, bu yan etkiyi yaşayan kadınlarda adet düzenliliğinin yeniden sağlanmasına yardımcı olabilir. Ketojenik diyetin üreme çağındaki kadınlar için uygulamalarını en iyi hale getirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Bu sayfa 803 kez görüntülenmiştir.