RANDEVU İÇİN : 4447330

Lipödem ve fitoöstrojenler

Tem 2, 2023

0

Lipödem ve fitoöstrojenler

Lipödem, genellikle iltihaplanma ve ağrının eşlik ettiği, anormal bölgesel yağ birikimi ile karakterize kronik bir durumdur. Fitoöstrojenler, lipödemde yer alan hormonal dengesizliklerin ele alınmasına yardımcı olabilecek östrojenik etkilere sahip bitki bileşikleridir.

Fitoöstrojenler, östrojen hormonunun bağlandığı çeşitli reseptörlere bağlanarak etki gösterir. Östrojen ise vücudumuzda en sık olarak alfa ve beta reseptörlerine bağlanır. Bu iki reseptör, östrojen hormonunun farklı etkilerini ortaya çıkarmaktadır. Lipödem hastalığında alfa reseptörlerinin betalara göre sıklığının artması sorumlu tutulmaktadır. Fitoöstrojenler,  genel olarak beta reseptörlere daha yoğun şekilde bağlanarak lipödem hastaları için oldukça faydalı etkilere neden olabilmektedirler. Bununla birlikte daha az oranda, diğer reseptörlere de bağlanabilmektedirler. Fitoöstrojenlerin çeşitli dokularda, özellikle yağ dokusundaki “beta-östrojen” reseptörlerine bağlanması daha yüksek orandadır. Bu  sayede:

  • İnflamasyon önlemek (anti-inflamatuar)
  • Yağ hücrelerinin çoğalmasını ve büyümesini engellemek (antiproliferatif)
  • Yağ hücrelerinin parçalanması (lipolitik)
  • Lenfatik kımı artırmak
  • Ağrı düzeyini azaltmak
  • Cilt katlantılarını azaltmak

gibi etkileri ortaya çakmaktadır.

Günlük fitoöstrojen alımı miktarı konusu ise belirsizdir. Ancak çalışmalar günde 40-70 mg izoflavon alımının fayda sağlayabileceğini göstermiştir. Fitoöstrojenlerin bağırsaklardan emilim ve metabolizması bağırsak mikrobiyotası (bağırsaklarımızda bulunan bakterilerin türleri ve sayısı) gibi faktörlere bağlı olarak değişir, ancak yağlı gıdalarla birlikte alımı, emilimini artırabilir.

 

Fitoöstrojenler, kimyasal yapılarına göre:

  • izoflavonlar
  • lignanlar
  • kumestanlar
  • stilbenler

olarak sınıflandırılır. Genistein ve daidzein gibi izoflavonlar ve sekoisolarisiresinol gibi lignanlar üzerinde en çok çalışılan fitoöstrojenlerdir. Anti-enflamatuar ve anti-proliferatif etkilere aracılık eden beta östrojen reseptörleri için daha yüksek afinite ile “seçici östrojen reseptör düzenleyici” olarak hareket ederler.  Bu etkileri sayesinde fitoöstrojenler iltihaplanma, anormal yağ dokusu büyümesi ve hormonal dengesizlik ile karakterize edilen lipödem gibi durumlara fayda sağlayabilir.

Bilimsel çalışmalarla fitoöstrojenlerin lipödem üzerindeki etkileri:

12 haftalık takip boyunca  izoflavon türevi olan Fitoöstrojenlerin alımı ile lipödem dokusunda hacimsel olarak belirgin bir azalma ve CRP gibi inflamasyon belirteci olan tetkiklerde azalma gösterilmiştir. Kronik inflamasyon, lipödemin ayırt edici özelliğidir ve hastalığın ilerlemesine ve belirtilerin şiddetine önemli ölçüde katkıda bulunur. Fitoöstrojenlerin lipödemde enflamasyonu hafifletmeye yardımcı olduğunu gösteren başka  bir bilimsel araştırmalarda da Soyada bulunan genistein ve daidzein gibi izoflavonların TNF-alfa, IL-6 ve IL-1beta gibi proinflamatuar sitokinlerin (inflamasyona hizmet eden aradılar) üretimini engellediği gösterilmiştir. Başka bir fitoöstrojen sınıfı olan lignanların  da anti-inflamatuar potansiyeli ortaya konmuştur.  Bu konuda yazılan bir çalışmada, zengin bir lignan kaynağı olan keten tohumu tüketen lipödemli kadınların hs-CRP gibi inflamatuar belirteçlerde önemli azalmalar gösterilmiştir.

Üzümlerde ve kırmızı şarapta bulunan bir stilben olan resveratrol’ün adipogenezi inhibe (yağ yapımını önlediği) ettiği,  ayrıca, yağ parçalanmasında rol oynayan adipoz trigliserit lipaz (ATGL) ve hormona duyarlı lipaz (HSL) enzimlerinin seviyelerini artırarak, yağın parçalanması olan lipolizi uyardığı gösterilmiştir. Bu etkileri sayesinde fitoöstrojenler, lipödemde yağ hücrelerinin aşırı oluşumunu ve birikmesini yavaşlatmaya yardımcı olabilir.

Fitoöstrojenler,  lenfatik kan alımını iyileştirmeye yardımcı olabilir: Bozulmuş lenfatik fonksiyonun, lipödemdeki anormal yağ birikimine ve şişmeye katkıda bulunduğu düşünüldüğünde fitoöstrojenler bu yol üzerinden de lipödemli hastalara faydalı olabilmektedir. Bu alanda yayılan araştırmalarda fitoöstrojenlerin Lenfatik damar kasılmasını ve pompalanmasını arttırdıkları, lenfatik sistem endotel hücrelerinin tamirini sağladıkları,  unhücrelerin çoğalmasını, damar duvarındaki inflamasyonu ve fibrozisi önledikleri ve Sıva drenajını artırabildikleri gösterilmiştir. Fitoöstrojenler, lenfatik akışı ve drenajı iyileştirerek bacaklardaki şişlikleri azaltarak, atık ürünleri temizlemeye ve bu durumda yağ birikimini önlemeye yardımcı olmaktadırlar.

Lipödem, yağ birikimine ek olarak, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen ağrı, hassasiyet ve hareketlilik sorunları ile karakterizedir. Fitoöstrojenler, çeşitli mekanizmalar yoluyla bu semptomlardan kurtulmaya yardımcı olabilir. Bu alanda yazılan araştırmalarda fitoöstrojenlerin inflamasyonu ve ağrı sinyali ve modülasyonunda yer alan GABA, serotonin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin seviyelerini ve aktivitesini etkileyerek ağrı duyarlılığını azaltmaya yardımcı olabildiği gösterilmiştir. Resveratrol gibi bazı fitoöstrojenlerin ise doğrudan analjezik ve ağrı giderici etkileri vardır.

Fitoöstrojenler, İnflamasyonu azaltarak ve lenfatik drenaja destek olarak bacaklardaki şişkinliklerin azalmasıyla birlikte eklem hareketlerinin de artırabilirler.  Aynı zamanda kollajen üretimini ve çapraz bağlanmayı artırarak bağ dokusunu güçlendirmeye ve onarmaya yardımcı olabilirler. Bağ dokusunu parçalayan kollajenaz gibi enzimleri de inhibe ederler. Bu mekanizmalar üzerinden de Fitoöstrojenler, bağ dokusu mimarisini koruyarak ağrıyı azaltmaya ve hareketliliği geliştirmeye yardımcı olabilir.

Lipödemde Fitoöstrojenlerin Psikolojik Belirtilere Etkisi

Lipödem, fiziksel semptomlara ek olarak, depresyon, kaygı, kötü vücut imajı ve düşük benlik saygısı dahil olmak üzere çeşitli  psikolojik sorunlara neden olabilir. Fitoöstrojenler çeşitli mekanizmalar yoluyla psikolojik sağlığın iyileştirilmesine yardımcı olabilirler. Özellikle soya da bol miktarda bulunan izoflavon grubu Fitoöstrojenler beyindeki Serotonin düzeyini ve kullanılabilirliğini artırarak, inflamasyonu azaltarak ruh halini yükseltmeye ve kaygı durumunu ve depresif bulguları hafifletmeye yardımcı olabilir. Çalışmalar, anti-inflamatuar diyetleri olan lipödemli kadınlarda  depresyon görülme oranlarının daha düşük olduğunu göstermektedir.

Fitoöstrojenler lipödem hastalarında benlik imajını ve benlik saygısını geliştirirler. Lipödemde orantısız yağ birikimi sıklıkla zayıf benlik imajına, düşük benlik saygısına ve vücut memnuniyetsizliğine yol açar. Fitoöstrojenler, çeşitli mekanizmalar yoluyla vücut imajına olan güveni ve memnuniyeti artırmaya yardımcı olabilir. Bu bağlamda inflamasyonun azalması ve yağ yıkımının artması hastaların vücut hatlarını iyileştirmeye yardımcı olarak benlik imajını güçlendirmektedir. Fitoöstrojenler, beyindeki ödül arayışı ve zevkle ilgili olan dopamin seviyelerini artırarak öz bakımda önemli rolü olan memnuniyet duygusu ve motivasyonu artırırlar. Bu durum hastalarda  öz saygıyı artırabilir.

Fitoöstrojenlerin Lipödemde Hormonal Dengesizliklere Etkisi

Hormonal dengesizliklerin, özellikle östrojen baskınlığının, lipödem gelişimine ve ilerlemesine katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Fitoöstrojenler, aşağıdaki mekanizmalar yoluyla hormonal dengenin yeniden sağlanmasına yardımcı olabilir:

Seçici östrojen reseptör modülatörleri olarak işlev görürler. Fitoöstrojenler, östrojen reseptörleri olan beta reseptörlerine, alfa reseptörlerinden daha yüksek bir afinite (ilgi) ile bağlanır. Bu seçici bağlanma, ağırlıklı olarak anti-östrojenik (östrojenin etkilerinin tersine etki göstermek) etkilere yol açar ve bu durum, lipödemde aşırı östrojen aktivitesinin dengelenmesine yardımcı olabilir. Hayvan çalışmaları, fitoöstrojenlerin östrojenin yağ doku üzerindeki çoğalma etkilerini engelleyebileceğini göstermektedir.

•Seks hormonu bağlayıcı globülini (SHBG) arttırırlar. SHBG, östrojen ve testosterona bağlanarak vücuttaki aktivitelerini düzenler. Fitoöstrojenlerin, daha sonra serbest östrojen ve testosteron seviyelerini azaltan SHBG üretimini arttırdığı gösterilmiştir. Fitoöstrojenler, serbest seks hormonu düzeylerini düşürerek, lipödemde hormonal dengenin kurulmasına yardımcı olabilir.

Aromataz aktivitesini etkilerler. Aromataz, testosteron gibi androjenleri östrojenlere dönüştüren bir enzimdir. Fitoöstrojenlerin, lipödemde aşırı östrojen üretimini azaltmaya yardımcı olabilecek aromataz aktivitesini inhibe ettiği gösterilmiştir. Çalışmalar, lipödemli kadınların daha yüksek aromataz aktivitesine sahip olma eğiliminde olduğunu ve östrojen baskınlığına katkıda bulunduğunu göstermektedir.

İnsülin direncini azaltırlar. İnsülin direnci hormonal dengesizlikler ve aşırı yağ dokusu ile ilişkilidir. Fitoöstrojenlerin, özellikle izoflavonların insülin duyarlılığını arttırdığı ve glikoz metabolizmasını iyileştirdiği gösterilmiştir. Fitoöstrojenler, insülin direncini azaltarak, lipödemde hormonal dengeyi ve sağlıklı yağ dokusu işlevini desteklemeye yardımcı olabilir.

Leptin direncini azaltırlar. Leptin, yağ dokusundan salgılanan, iştahı ve yağ depolanmasını düzenleyen bir hormondur. Yüksek leptin seviyeleri hormonal dengesizlikler, inflamasyon ve bozulmuş yağ metabolizması ile ilişkilidir.

 

Lipödemde Fitoöstrojenlerin Diğer Potansiyel Faydaları

Yukarıda Tartışılan etkilere ek olarak, fitoöstrojenler, lipödemde başka faydalar da sağlayabilir:

Metabolizmanın iyileşmesi. Fitoöstrojenler, metabolizmayı ve yağ yakımını düzenleyen bir hormon olan adiponektin düzeylerini artırır. Ayrıca yağ oksidasyonunu ve mitokondriyal biyogenezi uyaran bir enzim olan AMPK’yi aktive ederler. Bu etkiler, lipödemde artan metabolik hızı ve yağ kaybını desteklemeye yardımcı olabilir.

Oksidatif stresi azaltırlar. Fitoöstrojenler, oksidatif stresi azaltmaya yardımcı olan antioksidan özelliklere sahiptir. Fitoöstrojenler, serbest radikal hasarını ve oksidatif stresi azaltarak hücre hasarını, doku dejenerasyonunu ve lipödemde hastalık ilerlemesini önlemeye yardımcı olabilir. Oksidatif stres, lipödemde inflamasyon, hormonal dengesizlikler ve bozulmuş lenfatik fonksiyon ile bağlantılıdır.

Cilt sağlığını iyileştirirler. Fitoöstrojen açısından zengin gıdalardaki esansiyel yağ asitleri ve antioksidanlar, cilt hidrasyonunu iyileştirir, iltihaplanmayı azaltır ve kollajen üretimini destekler. Bu, selülit görünümünü ve lipödem ile ilişkili deri çukurlaşmasını iyileştirmeye yardımcı olabilir. Fitoöstrojenler ayrıca cilt sıkılığını ve elastikiyetini artırabilen cilt yenilenmesinde yer alan büyüme faktörlerini de uyarır.

•  Bağırsak sağlığını iyileştirirler. Fitoöstrojenler, yararlı bağırsak bakterilerinin büyümesini uyaran prebiyotikler gibi davranır. Dengeli bir bağırsak mikrobiyomu, lipödemde bozulmuş olan hormonal düzenleme, bağışıklık fonksiyonu ve yağ metabolizması için gereklidir. Fitoöstrojenler, bağırsak sağlığını iyileştirerek, lipödem gelişimine ve ilerlemesine katkıda bulunan bazı temel faktörlerin ele alınmasına yardımcı olabilir.

Ödemi azaltırlar. Fitoöstrojenler, lenfatik sıvı akışını artırıcı etkilerine ek olarak, diğer mekanizmalar yoluyla sıvı birikimini azaltmaya yardımcı olabilir. Sodyum ve su dengesinde yer alan bir hormon olan aldosteron üretimini azaltırlar. Fitoöstrojenler ayrıca kılcal sızıntıya ve sıvı tutulmasına katkıda bulunabilen iltihabı azaltır. Fitoöstrojenler, sıvı regülasyonunu optimize ederek lipödemde şişliği ve ödemi azaltabilir.

Uyku kalitesini artırırlar. Fitoöstrojenler, her ikisi de uyku-uyanıklık döngülerinin düzenlenmesinde yer alan serotonin seviyelerini ve melatonin üretimini artırır. Restoratif uykuyu destekleyerek, fitoöstrojenler ağrıyı azaltmaya, iyileşmeyi desteklemeye, hormonları dengelemeye ve lipödemde genel sağlığı desteklemeye yardımcı olabilir. Uyku bozuklukları genellikle kilo alımı, bozulmuş lenfatik fonksiyon ve iltihaplanma ile ilişkilidir.

 

Fitoöstrojenler açısından zengin gıdalar 

Fitoöstrojen açısından zengin gıdaları diyete dahil etmek için bazı öneriler aşağıda sıralanmıştır. Ancak bu gıdalardan bazılarının ketojenik beslenmede yeri olmadığını hatırlatmak isterim. Bu duruma dikkat edilmesi gerekir. 

Soya gıdalarına odaklanın: Soya içeren gıdalar güçlü bir fitoöstrojen türü olan izoflavonların açısından çok zengin kaynaklarıdır.

•Salatalarınıza yemeklerinize Keten ve chia tohumu ekleyin: Keten ve chia tohumları, başka bir fitoöstrojen türü olan lignanlar içerir. Salata ve yemeklerinize 1-2 tatlı kaşığı öğütülmüş keten veya chia tohumu ekleyebilirsiniz.

•Baklagil tüketin: Fasulye, mercimek ve bezelye gibi sağlıklı protein ve lif kaynağı olan bu besinlerin ketoadaptasyon sürecinden sonra zamanla beslenmeye eklenebileceği bilmeniz gerekir. Baklagiller hem izoflavon hem de lignan bakımından zengindirler. Haftada 3-4 kez makrolar dahilinde  baklagil tüketilebilir.

•Orman meyvaları tüketin: Meyveler, özellikle yaban mersini ve böğürtlen, fitoöstrojenik etkileri olan proantosiyanidin adı verilen bileşikler içerirler, antiinflamatuar ve antioksidan özellikleri güçlüdür. Bu meyvaları makrolarınızı aşmayacak kadar tüketmelisiniz.

Sebze tüketin: Brokoli, lahana, Brüksel lahanası ve lahana gibi turpgillerden sebzeler, bir tür fitoöstrojen olan indol içerir. Günde bir bardak turpgil sebzelerden tüketebilirsiniz. Tabii, burada makrolarınıza dikkat edin. Bu sebzeler Lif, antioksidanlar ve detoksifikasyonu destekleyen bileşikler bakımından yüksektir.

•Sızma zeytinyağı kullanın: Zeytinyağı, özellikle sızma çeşidi, lignanlar ve fitoöstrojenik aktiviteye sahip diğer fenolik bileşikler içerir. Yemek pişirmek ve salata sosları için günde 2-3 yemek kaşığı zeytinyağı kullanın. Zeytinyağı ayrıca anti-inflamatuar yağlar ve antioksidan etki sağlar.

• Otlar ve baharatlar: Yemek pişirmede yaygın olarak kullanılan birçok bitki ve baharat, zerdeçal, sarımsak, kekik ve biberiye gibi fitoöstrojenler içerir. Ekstra fitoöstrojen faydaları için bu otları ve baharatları yemeklere ekleyebilirsiniz. Bu baharatlar ayrıca antioksidan ve antiinflamatuar özelliklere sahiptirler.

•Alkol ve kafeini sınırlayın: Hem alkol hem de kafein hormonal dengeyi olumsuz etkiler ve lipödem tedavisi sırasında sınırlandırılmalıdır. Alkolü günde 1 içecekle ve kafeini günde 2 kupa kahve ile sınırlayın.

•Besinlerle yeterli düzeyde fitoöstrojen alamadığınızı düşünüyorsanız doktorunuza danışarak çeşitli takviye ürünler için öneri alabilirsiniz.

Bu sayfa 720 kez görüntülenmiştir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir